Konuşma Bozukluğu Düzeltilebilir.
Anne babaların çocuklarıyla bebeksi konuşma tarzları onlarda yanlış konuşmaya yol açabilir. Yine çocukların konuşma bozukluğu aile içi iletişimsizlikten, korku ve stresten de kaynaklanabilir.
Konuşurken heyecanlanma, hata yapma, kekeleme, tutukluk çocukluk ve gençlik çağında sıklıkla karşılaşılan problemlerdendir. Bazı konuşma bozuklukları düşme, yaralanma, havale geçirme vb. gibi sebeplere bağlı olarak organik kaynaklı olsa da konuşma bozukluklarının büyük bir kısmı psikolojiktir. Konuşma; yürüme, koşma gibi kısmen otomatik hareketlerden olup normalde kişi konuştukça gelişir. Konuşma kişinin başarısında çok etkili bir faktör olduğu için konuşma problemleri önemlidir ve çözümü için çaba gösterilmesi gerekir.
Kişinin yeni ortamlara girmesi, kendinden yaşça, mevkice daha üstün gördüğü kişilerle karşılaşması, normalde herkeste belli bir heyecan yaratır. Kendine güvenmeyen kişilerde bu ya daha fazla olmakta ya da bu durumu sadece kendilerine ait zannederek hata yapma endişesiyle daha çok paniğe kapılıp heyecanlarını artırmaktadırlar. Kişi heyecanlanmamak için toplumdan uzaklaştıkça veya topluluk içinde söz almaktan kaçındıkça konuşurken heyecanlanma daha çok artar.
Çocuk hatasını fark etmelidir
Bazı konuşma bozuklukları ise kişide alışkanlık haline gelmiştir. Eğer düzgün konuşma çalışmaları yapılmazsa kişi ne kadar çok konuşsa da konuşma hataları, takılmalar kendiliğinden düzelmez. Anne babaların çocuklarla bebeksi konuşması yanlış bir konuşma şeklinin yerleşmesine sebep olabilir. Yine bazı çocuklar küçük yaşlarda şifreli konuşma dediğimiz bir konuşma şekli geliştirirler. Mesela suya “mu” derler kapıya “pu” derler. Bu durumda anne babanın çocuğun söylediğini hemen anlaması çocukta o kelimenin yanlış olarak yerleşmesine sebep olabilir. Çocuk yanlış telaffuz ettiğinde “Efendim, anlayamadım?” diye sakin bir ses tonuyla sorulması, çocuğun kelimeyi yanlış telaffuz ettiğini fark etmesini sağlar. Sonra yavaşça nasıl doğru telaffuz edeceği söylenir; fakat ısrar edilmez. Bu durumlarda çocuğa gülünmemesi gerekir. Bazı çocuklar çok hassas olup alay edildiğini zannedebilir ve güven eksikliği duyabilirler. Konuşma bozukluklarında genetik sebeplere ilaveten çocuk ve gencin geçirdiği stresler, korkular, baskı, aile içi ilişkilerin zayıf olması çok etkilidir.
Stres konuşma problemlerine yol açabilir
Konuşmada tutukluk, kekeleme, yanlış kelime konuşma, bazı psikolojik sebeplere bağlı olarak sonradan da ortaya çıkabilir ve tedavi edilebilir problemlerdendir.
Nihat 15 yaşında bir gençtir. Toplum içinde konuşmak isterken elinin ayağının birbirine dolaştığını, kekelediğini söylemektedir. “Sadece ilk kelimenin çıkmaması beni sıkıyor. Bir süre daha konuşup tekrar duraklarsam aynı şey oluyor. Bazı harflerle başlayan kelimeleri daha rahat söyleyebiliyorum.” demektedir.
19 yaşında bir genç kız olan Nermin ise birisiyle konuşup tartışırken dilinin aniden sürçtüğünü, konuştukça daha da büyük hatalar yaptığını, renginin kızardığını, bunun için de konuşmamayı tercih ettiğini ifade etmektedir.
Stres kişinin biyokimyasal dengesinin bozulmasına ve beyne yeterli oksijen gitmemesine sebep olur. Konuşma problemlerinin büyük bir kısmı psikolojik problemlerin çoğunda olduğu gibi çocukluktan gelen sebeplerin yanı sıra doğru nefes almama ve kasları çok fazla sıkma (gerilim) ile de ilgilidir. Akciğerlerin bütünüyle değil sadece üst kısmıyla nefes almak konuşma bozukluklarında olumsuz şekilde etkili olmaktadır. Bu sebeple yüksek sesle kitap okuma hatalı telaffuz edilen kelimeleri doğru telaffuz etme çalışmaları yanında doğru nefes alma egzersizlerinin de yapılması gerekir.
Kişilik yapısı da konuşma problemlerinde etkilidir. İçe dönük kişiler toplumdan uzak olmayı tercih ederler. Depresyon vb. nedenler içe dönüklülüğü artırır. Kişi toplumdan uzaklaştıkça konuşmamaya, toplum içinde heyecanlanmaya başlar. Güven eksikliği, hata yapma endişesi, başka sebeplerle birleşerek sosyal fobiye dönüşebilir ve profesyonel yardım ve psikiyatrik tedavi gerektirebilir.
26.12.2002
Farika Teymur Artır / Psikolog